diyanet takviminin bahsettiği noktalar yağ bezesi değil lenf odakları.
doktora gidip durumu anlatın, bir güzel kan testinizi yaptırın. lenf olduğundan emin olunursa da size önerim masai gibi olduğunuz yerde zıplamanız, kahkahalar ile gülecek aktiviteler, arkadaşlar yaratmanız. çünkü lenfler sadece hareket ile çalışabiliyor. internetten vücudun lenf sistemi haritasını araştırın ve diğer odaklarda rahatsızlık hissedip hissetmediğinize bir bakın..
ayrıca sen şu hastalık hastası değil misin bakim?
ha evet osun
lenf kanseri imiş.
turp gibisin turp
kafanın içinden çık biraz, dünyaya bir bak, ne acılar ne hastalıklar ne zorluklar var. biraz olsun unut kendini. yoksa ömrü zindan edeceksin kendine... önceden de demiştim, gerçekten hasta edeceksin kendini ve o zaman yumurtan kap tutacak, ama iş işten geçmiş olacak. kendine gel.
sana bilimsel bir deneyden bahsedeyim.
kafanda birşeyler canlandırdığın sırada beyninde hareketlenen nöronlar ve bağlantılar ile, aynı şeyleri gerçekten yaşadığın an oluşan harita tammmmmmmmaaaaaaaammmiyle aynı.
yani hepimiz düşüncelerimizi "yaşıyoruz". hayal kuruyoruz filan zannederken, beynimiz bunları "yaşanmış" olarak algılar. ve sen "hastayım, öleceğim, çok hastayım" diye düşündüğünde bunları gerçekten yaşıyormuş gibi hisseden beyninden vücuduna aktarılan komutlar da aynı olacağından kellliiiiii hasta olursun durduk yerde, hiç gerek yokken.
he tüm bunların nedeni nüfusun 7 milyar olması ama kendini accık da seviyorsan "hastayım lan" diye değil "turp gibiyim turrp, gencim güzelim" diye düşünmen lazım.
bunu başaramıyorsan da bir uzmandan yardım al, teşhisi duyduktan sonra da "ahaaa işte biliyodum hastayım, deliyim ben" diyip tedavini yarım bırakmak yerine sonuna kadar git.
bu kaygılarının gerçek nedenini bul, sevgi ilgi eksikliği mi? ölüm korkusu mu? nedir. çok basit çözülebilecek sorunlar bunlar. sevgi istiyosan al sana sevgi, bu cevabım safi sevgi ve şefkat dolu. :) ölüm korkusu ise şunu düşün bundan yüzyıl sonra tanıdığın kimse hayatta olmayacak! umarım beni anlarsın.
daha geçenlerde bir ayurveda belgeselinde gördüm hindistan'daki bir köyün ahalisi. adam diyor ki biz hiç hasta olmayız ve "hasta değilim" diye düşünmemiz buna yeterlidir, başka bişi yapmayız.
toz toprak fakirlik içinde yaşadıklarını da dile getirmeliyim.
0